KAHRAMANLIK HİKÂYELERİYLE İSTİKLAL MARŞININ ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA ANLAYACAKSINIZ!
Onlar, bizim hayatımız için kendi hayatlarından geçtiler.
Onlar, biz okula gidebilelim diye okullarını yarıda bırakıp cephelere koştular.
Onlar, "Hür yaşadım, hür yaşarım!" diyerek kanlarıyla bu vatana can oldular.
İşte şimdi:
"Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı."
diyerek şehit ve gazilerimizin destanını anlamaya ve ruhunu yaşamaya var mısın?
Bu vatan bizim!
Bu bayrak bizim!
Bu tarih bizim!
Bir bahar günü doğdu insanların dünyasına. Hayat masal gibiydi sanki. Önce harfleri duydu, sonra hece hece konuştu. Derken koştu okula ve kitapların dünyasına kavuştu. Kollarını açmış kitapların sayfalarıyla kucaklaştı ve kitapların dünyasında buluştu aşkla, heyecanla, merakla…
‘Hangisi daha gerçekti acaba?’ diye zihninde sorular uçuştu. Hangisi daha samimi, hangisi daha kucaklayıcı? Kitapların mı yoksa insanların dünyası mı?
İnsanların dünyasına daldıkça zorlaştı hayat, kitapların dünyasına baktıkça kendisiyle ve gerçeklerle hesaplaştı, her engeli kitaplarla aştı.
Bir rüyası vardı: “Kitapların kanatlarında ve aydınlığında dünya, felaket rüyalarından uyanacak ve huzura kavuşacaktı.” Sonunda kararını verdi; “Kitapların dünyası, insanların dünyasına ışık verdikçe hayat güzelleşecekti.” O zaman gerçek dünyada, yani kitapların dünyasında kalmalıydı. Kitaplarla yaşamalı, her sorunu kitaplarla aşmalıydı. Kitaplar yaşadıkça kendisi de yaşayacak, kitaba adayacaktı kendisini.
Kendisini kitaplara adamayanların aldanacaklarını çok iyi biliyordu ve kitabın gücünü tüm yüreklilikle bütün dünyaya haykırmaya söz verdi. Bu inançla, bu gayeyle binlerce okuyucusu ile buluştu, seminerler düzenledi.
Beşinci kitabını yayına hazırlayan yazar, evli ve iki çocuk babasıdır.